Kayıtlar

Stoacılık Eleştirilerim

Resim
  Bir önceki yazımda, Stoacılık felsefesini, aldığım notlar ve çıkarımlarım üzerinden size anlatmaya çalıştım.  Ne kadar güçlü ve günlük hayata uygulanabilir bir felsefe olsa da, onu daha iyi anlamanın yolu yalnızca güçlü yanlarını değil, zayıf kaldığı noktaları da görmektir. Hayatın sırrını teoride çözdüğü gibi, pratikte de çözen bir felsefe olmasa gerek. Dolayısıyla, bu yazıda Stoa felsefesinin zayıf ve eleştirdiğim yönlerini okuyacaksınız. Duyarsızlaşma   Stoacı filozoflar, insanın dışarıya değil, kendi düşüncelerine odaklanıp onları sorgulaması ve gerçekliğe uygun bir biçime sokmasını savunur. Dolayısıyla, gerçekleşen olayların bize hissettirdiği duygu, düşüncelerimizden kaynaklanıyor. Dinginlik halinde değilsek, (hep öyle olmamız mümkün değil) düşüncelerimize dönmemiz gerekiyor. Peki, her zaman kendi düşüncelerimize odaklanıp, huzurlu olmaya çabalarsak, dışarıdaki adaletsizliklere ve haksızlıklara neden sesimizi yükseltelim? Bir haksızlıktan dolayı öfkelenmek, strese...

Stoacılık Notları

Resim
  Antik dönemlerde, insanlar mutlu, huzurlu ve anlamlı hayat yaşamanın yollarını ararlardı. Bazıları için mutluluk, acıdan kaçıp hazza yönelerek mümkündü. Başka bakış açılarına göre ise mutluluk, maldan mülkten bağımsız ve özgür olarak mümkün olurdu. Helenistik dönemin önde gelen felsefe okulları; kiniklere, epikürcülere ve stoacılara aitti. Epikürcülük, mutlu bir hayatın, acıyı en aza indirip zevke odaklanarak mümkün olacağını savunurdu. Zaten doğamız acıdan uzak durup, zevk ve keyif almaya eğilimlidir. Günümüzde insanlar, bu eğilimin kurbanı olmuş; kapitalizm laboratuvarında kullanılan denekler olarak, ekranlara ve tuşlara kilitlenmiştir. Hazlarla uyuyup, acının onu uyandırmasından kaçmaya alışmıştır. Ve günümüzde haz seçeneği o kadar fazladır ki, gerçeği perdelemek zor değildir.  Çünkü insanlar, onlara haz veren yalanları, acı ve huzursuzluk veren gerçeklere tercih ederler.  Fakat bu döngüden çıkmayı ve ''gerçek'' mutluluğu yakalamak isteyen insanlar kendisine farklı...

Yüksek Sesle Konuşanlar

Resim
  Bazı insanların sesi daha yüksek çıkar. Cevap bulamayanların aksine, onlar tüm cevapları bilir. Sınıfta, kafede, işte, evde, ya da halkın karşısında kürsüde görürsünüz onları. Büyük bir özgüven ve eminlikle konuşurlar. Eğer yeterince dikkatli değilseniz, bir şey bildiklerine inanır ve onları alkışlarsınız. Ama bazı insanların sesi çok daha kısık çıkar. Belki de en derin zekâya sahip olmalarına rağmen... Güçlü ruhlar, sessizlikte kaybolup gidebilir-Onların sesini kısmaya çalışanlar yüzünden. Zayıf bir bedende güçlü bir yürek olabilir; tıpkı güçlü bir bedende zayıf bir yürek olabileceği gibi. Ve toplum, anlamlı konuşanları değil; boş ama yüksek sesle konuşanları alkışlıyor. Çünkü anlamak için kafa yormak gerekir. Ancak biraz sesinizi yükseltirseniz, insanlar sizi alkışlaması gerektiğini düşünecektir.  Yalanlarınızı bağırarak söylediğinizde, size inanacaklardır. Bir de haklı olmak, ya da öyle görünmek önemlidir. Haksız olduğunu bildiği halde, sesini yükselterek haklı çıka...

Erkenden Olgunlaşan İnsanlar (SENEX ARKETİPİ)

Resim
  Bir önceki yazımda bahsettiğim ''Puer Aeternus'' arketipinin aksine, ''Senex'' arketipine sahip insanlar, erken yaşlarda yetişkin gibi davranırlar. Küçük bir bedende olgun ruha sahiptirler. Puer Aeternus yetişkin olmaktan kaçarken, Senex de çocuk olmaktan kaçar. Eğer ''Puer Aeternus'' yazımı okumadıysanız, önce onu okumanız bu yazıyı daha iyi anlamanızı sağlayacaktır.  ''SENEX'' KELİMESİNİN KÖKENİ Latince bir kelime olan ''Senex'', Antik Roma'da iyi gelirli aileleri olan yaşlı adamlar için kullanılırdı. Senatör sözcüğü de buradan türemiştir.  Jung'un tanımladığı bu arketip, aynı zamanda hepimizin aşina olduğu klasik edebiyat, kurgu figürüdür. Büyücü, yaşlı bilge adam olarak tasvir edilir. Peygamberler, gurular, filozoflar ve bilgeliğe sahip tüm karakterler bu arketipe örnek olabilir.  Athena, Merlin, Gandalf Senex arketipini anlamak için mitoloji ve edebiyat figürlerine bakalım.  Akıl, bilgelik, z...

Büyümeyi Reddeden İnsanlar (PUER AETERNUS)

Resim
  Carl G. Jung, insanın hayatını bir güneşin doğup yükselmesine ve alçalıp batmasına benzetir. Biz de bir güneş gibi doğarız ve öğle vakti güneş nasıl en zirvedeyse, gençlik de bizim için öyledir. Güneşin alçalışı ise hayatımızın olgunluk dönemlerine, gittikçe yaşlanmaya çok benzer. Işığımızın yavaşça sönmesi ve ölmemiz, gün batımından akşama geçişi andırır. Fakat bazı insanlar, çocukluğundan yetişkinliğe geçmeyi reddederler. İşte bu insanların sahip olduğu özellikler, Jung'un ortaya attığı ''Puer Aeternus'' arketipine ilham olmuştur. Peki ne demek Puer Aeternus? PUER AETERNUS KÖKENİ Latincede ''Ebedi Çocuk'' anlamına gelen Puer Aeternus, aynı zamanda pop-psikolojide ''Peter Pan Sendromu'' olarak geçer. Hiçbir zaman büyümeyen, yaşlansa dahi çocuk gibi davranan ve düşünen insanları tarif eder. Yaşlı-genç, Yetişkin Çocuk da diyebiliriz. Bu ifade, ünlü Romalı şair Ovidius'un MS 8 yılında yazdığı ''Metamorfozlar'' adlı...

Denizli Gezisi #2 (Pamukkale Travertenleri, Hierapolis Antik Kenti)

Resim
  Hava bugün yağmurlu gösteriyordu. Bulutlar birleşmiş,  gökyüzünün mavisini görmek zordu. Yağmurlu olduğu için ertelediğim gezimi, artık ertelemek istemiyordum.   Ne olursa olsun gitmeye kararlıydım. Gerekli hazırlıkları yaptım ve beni otogara götürecek minibüsü bekledim. Vakit geçtikçe, anayoldan hızlıca geçen arabaların arasında bir minibüsü görme umudum kırılıyordu. Nihayet bir tanesi geliyor derken, içinin tamamen dolu olduğunu fark ettim. Ben de otostopa başvurdum. Biraz zamanın ardından, hafif ötemde kenara çeken arabayı görünce, içten içe çok mutlu ama dışarıda soğukkanlıydım. Geriye, beni Pamukkale’ye götürecek minibüse binmek kalmıştı…   PAMUKKALE TRAVERTENLERİ   Otogarda birkaç kişiye sorarak, minibüslerin olduğu katı ve Pamukkale’ye giden minibüsün yerini öğrendim. Fiyatlar düşündüğümden daha uygundu. Yolculuğumuz başladığında, gördüğüm detayları yazmak için not defterimi ve kalemimi hazırda tutuyordum. Zaman zaman manzaralara kendimi kap...